2016-2017 Eğitim-Öğretim yılının başladığı şu dönemde zaman zaman bizleri zorlayan konu yine gündemde. Veli ve öğretmen kurulu toplantılarında yine; ‘Öğrencilerimiz tekrar yapmıyor, ders çalışmıyor vs.’ cümlelerini duymaya başladık. Peki, neden bu şekilde? Ne oluyor da iş ve sorumlulukları çok az olan çocuklar ders çalışmak konusunda bu kadar zayıf kalabiliyor?
Okul fikrine bazı öğrenciler tümden karşı, bazı öğrenciler ise; “Dersler olmasa iyi, çalışmak olmasın, görev ve sorumluluklar olmasın, gezelim oynayalım” düşüncesiyle okula karşı daha ılımlı fakat ders sorumluluğunu yine de üstlenemiyor. Anne ve babalar içinse ‘okul’ algısı bütünüyle ele alınmayıp ‘derslerde başarı’ fikrinden pek de öteye geçemiyor.
Peki derslerde vakit geçsin diye hayaller kuran, ödev ve görevlerini yapmamak için bir çocuktan beklenmeyecek ölçüde büyük stratejilerle kaçma planları yapan, sonuçta derslerinde başarısız olan çocuklar için ne yapmalı da şu ders olayını kolay ya da eğlenceli hale getirmeli?
“Seveceksin’” Değil; “Neden Sevmiyorsun?”
Matematikte bir problem, nedenleri anlaşılmaya başlandığında çözülür. Çocuğunuz dersleri sevmiyorsa bunun nedenlerini araştırmalısınız. Belki çocuğunuz farklı sebepler nedeniyle öğrenme bozukluğu yaşıyor? Belki miyop ama göz bozukluğu fark edilmediği ve boyu uzun olduğu için en arkada sırada oturuyor ve tahtayı göremiyor? Tüm bunlar basit nedenler gibi algılanabilir ama bu tip sorunlar yüzünden öğrenciler ders saatlerinde hapishaneden kaçma planları yapar gibi gizli gizli sınıftan kaçış stratejileri kurgular. Tabi ki bu durum sonuç olarak başarısızlıkla taçlanır.
Çocuğunuzun her derste başarılı olması mümkün olmayabilir. Aslında derslerde başarılı olmak ya da olamamak geniş bir kavram. Çünkü herkes, ilgi alanları, kapasiteleri ve yetenekleri ölçüsünde farklıdır. Matematiği iyi olan çocukların başarılı ve zeki olarak takdir gördüğü şu dünyada sözel yetenekleri olan, resim yapan ya da müzik dersinde mutlu olan çocuklar gereksiz şeylerin peşinde olan çocuklar olarak algılanır. Oysa insanlar yetenekleri hangi alanda daha fazlaysa o konuda başarılı olurlar. Bu gayet doğaldır. Demek ki öncelikle kafalardaki ‘başarı’ ölçüsünün değişmesi gerekir.
Ders Çalışmayı Azap Olmaktan Çıkarmak Mümkün
Evet, çocuğunuz okumalı ve büyük adam olmalı. Bu durumda ders çalışma programını çocuğunuza göre ayarlamanız gerek. Çocuğunuza günde kaç saat ders çalışabileceğini sorun. Onun fikirlerini sorarak onu önemsediğinizi, şikayetini anladığınızı göstermiş ve bu zorlu mücadelede 1-0 önden başlamış olacaksınız. Yarım saat ders çalışma konusunda anlaştınız diyelim; ona güzellik yapın ve 15 dakika boyunca istediğiniz gibi ders çalışırsa onu daha fazla zorlamayacağınızı söyleyin. Maksat alışmasını sağlamak. Her gün 15 dakika tam yoğunlaşmış bir şekilde ders çalışması gerektiğini, ders çalışma saatlerini aksatmadan ve hafta sonuna biriktirmeden değerlendirmesini, bu sayede kalan zamanında istediği gibi oyun oynayacağını söyleyin.
Çocuğunuza yapması gerekenleri net bir şekilde ifade eder ve ona koyduğunuz kurallara uyduğu sürece özgürlük tanırsınız yaptığı şeyi sevmesini sağlarsınız. Ve sevgi, her şeyden üstündür. Zamanla, bu 15 dakikalık sürenin kendiliğinden uzadığını göreceksiniz. Çünkü başarı başarıyı getirir. 15 dakika çalışma saatini düzeni oturttuğu ve her gün tekrarladığında onu ödüllendirmek ve başarısını takdir etmek ise çocuğunuzu teşvik edecektir. Bir eziyetten başarıya dönen ders çalışma, çocuğunuzun kendisine güvenmesini sağlayacak, derslerinde başarılı olmasıyla birlikte gelen daha fazla çalışma isteği ise onu gururlandıracaktır.
Muhammed Erol
Vatan Ortaokulu
Matematik Öğretmeni
m.muhammeterol@aktifbeyin.net