Bugün 23 Nisan 1920. Yeni bir meclisin açıldığını yazıyor gazeteler ama bu farklı bir meclis. Adı Türkiye Büyük Millet Meclisi. Artık yeni bir Türk devletinin kurulduğunun sembolü olan meclis. Savaşı da görmüş olan Gazi Meclis! Bu gazi mecliste, başta olan Gazi Mustafa Kemal Paşa bu kutlu gündeki konuşmasında 23 Nisan’ın ülkemiz için bir bayram ve bu günün milletimizin, devletimizin geleceği olan çocuklar için özel bir bayram olduğunu belirtiyor. Ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı resmen başlıyor!
Sadece bize ait değil tüm dünya çocuklarına armağan olan bu günde diğer ülkelerden yabancı çocuklar Ankara’ya gelip çeşitli ailelerin yanında misafir oluyorlar.
Size bayram dolayısıyla gelip iki gün bizde kalan Hikamura Kagura ile yaşadığımız anılardan bahsedeceğim.
Hikamura, Japonya’dan gelen bir misafirdi. Japonya’nın Koşinozaki bölgesinden gelmişti. Deniz kıyısında bir köyde yaşıyorlarmış. Yakınlarında bir deniz feneri de varmış. Haa diyeceksiniz nasıl anlaşıyorsunuz? Misafirimiz Türkçe biliyormuş.
‘’Sana sonra bir sürprizim var’’ dedi Hikamura. Ama sonra anlatacakmış. İlk gün mahalle arkadaşlarımla tanıştırdım misafirimi. Akşam saklambaç oynadık çok hoşuna gitti. Bilyeyi neden küçük bir çukura sokmaya çalıştığımızı sordu. Bilye oynuyorduk. Mermer bir taş parçası ile gazoz kapaklarını çizdiğimiz dairenin dışına çıkarmaya çalışmamıza o da yardımcı oldu. Kuru fasulyeyi yerken anneme teşekkür etti. Çorba ve baklava farklı ama güzel diye söylendi kendi kendine Hikamura. Babam akşam yatarken bize uydurduğu masallardan anlattı. Çok mutluydu, hep gülümsüyordu. İkinci gün hüzünlüydüm. Misafirimiz gidecekti. Çok güzel ve unutulmaz bir anı ile Japonya’ya döneceğini söylerken beni Koşinozaki Türk şehitliğine davet etti, kendi köylerine. Orada Ertuğrul gemisinin karaya çarpması sonucu vefat edenler için yapılmış bir şehitliğimiz varmış. Kurtulan 69 kişiden birini de misafirimizin dedesi çıkarmış denizden. Sarıldık! Hem hüzünlü hem mutluyduk. Tekrar görüşmek üzere sözleştik. İyi ki bu bayram var. İyi ki 23 Nisan çocuk bayramı olmuş.
23 Nisan 2021. Uzun bir uçak yolculuğundan sonra başkent Tokyo’ya babamla indik. Türk Hava Yolları her yere uçuyormuş, babam öyle söyledi. Çok heyecanlıyım. Arkadaşıma bir an önce kavuşmak istiyorum. Ama daha hedefe birkaç yüz km var. Şimdi bir hızlı trendeyiz. Havada gidiyor bu tren. Hızı mı? 600 km. Okulda öğrendiğimiz mıknatıslar arasındaki itme gücüne benzettim treni. Sanki trenin altında mıknatıs var. Yerdeki mıknatısta zıt yönde birbirini iteliyor ve biz havada gidebiliyoruz! En son bir gemiye geldik. Koşinozaki’ye geldik nihayet. ‘’Kon'nichiwa (merhaba)’’ dedim görür görmez!
Arkadaşım Hikamura Kagura ve babası gelmişlerdi. Sarıldık ama sanki arkadaş değil kardeşiz. Babalarımız da tanıştı. Şimdi biz misafirdik. Yemeğe geçtik. Suşi söylemesi de zor yemesi de. Çiğ balıkmış bu yemek. Ama misafir umduğunu değil bulduğunu yermiş. Sıcak bir dostluk var burada. Japon ailenin her ferdi Türkçe biliyor. Hızlı trenden, Türk şehitliğinden bahsettik. Aslında bu iki millet birbirine biraz sıcakkanlılık, misafirperverlik ve dostlukta benziyor. Şehitliği görmek istedim. Atalarıma dua etmek istiyordum. Çok uzak bu diyarlara görev uğruna gelip buralarda kalmış fedakâr atalarıma dua edip ellerimi yüzüme sürdüm. Âmin derken Japon arkadaşım dikkatle bize bakıyordu. Tabi ki babamın şehitliğe gelmeden abdest alması da ona ilginç gelmişti. Dinimizden bahsettim. Arkadaşım bana Ertuğrul Gemisi yani şehitlerimizin gemisi buralara gelmeden 6 ay kadar önce lise öğrencilerinin olduğu bir Japon gemisinin İstanbul’a geldiğini ve padişahın gelen öğretmenlere hediye verdiğini söyledi. Üstelik lise öğrencilerinin başında giden iki Japon öğretmen İstanbul’da Müslüman olmuşlar. Çok sıcak, bilgilendirici bir yolculuk olmuştu benim için. Ayrılırken Hikamura’ya sarıldım ve hüzünlendim. (Hoşça kal) Sayonara dostum! Tekrar onları Ankara’ya davet ettim. İyi ki bu bayram var. İyi ki 23 Nisan çocuk bayramı olmuş. Yoksa Hikamura Kagura’yı tanıyamazdım. Teşekkürler Türkiye Büyük Millet Meclisi! Teşekkürler Mustafa Kemal Paşam!