Terör örgütü FETÖ’nün 15 Temmuz gecesinde kalkıştığı hain darbe girişiminden sonra kurulan 15 Temmuz Derneği hakkında bize bilgi verir misiniz?
15 Temmuz Derneği hain darbe girişiminin hemen ardından Ağustos 2016 yılında kuruldu. Bugüne kadar iki ana eksende çalışmalarını yürüttü ve yürütmeye devam ediyor. Bunlardan ilki o gece şehit olan 251 vatandaşımızın aileleri ve gazilerimizle kardeşlik hukuku geliştirerek psikolojik ve sosyal destek sağlamak. Diğeri ise 15 Temmuz’u gelecek nesillere aktaracak kültürel çalışmaları yürütmektir. Kurucularımız Bilim ve Sanayi Bakanımız aynı zamanda şehidimiz İlhan Varank’ın kardeşi Mustafa Varank, yine şehidimiz Erol Olçok’un kardeşi ve şehidimiz Abdullah Tayyip Olçok’un amcası Cevat Olçok, Hasan Kaçan, Zeynep Bayramoğlu ve bendeniz Tarık Şebik yer alıyoruz. Yönetim Kurulumuz ise kendi alanlarında bilgi ve tecrübeye sahip isimlerden oluşuyor.
15 Temmuz gecesi vatan sevdalısı insanlar Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın talimatıyla sokaklara indi. O gece 251 şehit verildi ve binlerce de gazimiz oldu. Dernek, gazi ve şehitler için nasıl bir destekte bulunuyor?
Kurulduğumuz ilk günden itibaren şehit ailelerimiz ve gazilerimiz önceliğimiz oldu. Derneğimiz bünyesinde yer alan 5 psikoloğumuz ve saha ekibimizle Türkiye’nin her köşesine gidip şehit ailelerimizi ve gazilerimizi düzenli olarak ziyaret ediyoruz. Bu ziyaretler sayesinde zaman içinde büyük bir aile olduk. Birbirimize tutunarak yaşanan acıyı en aza indirmek için gayret sarfettik. Yaptığımız programlarla bir araya gelerek ortak acıda buluşan bir aile olduğumuzu gördük. Mesela her sene Antalya’da düzenlediğimiz ‘Şehit Aileleri Buluşması’ geleneksel hale geldi. Bu program sayesinde farklı şehirlerde yaşayan şehit ailelerimiz bir araya gelip tanışma fırsatı buldu. Yine gazilerimizle yaptığımız piknik, iftar gibi programlarımız var. 15 Temmuz Darbe Davaları sürecinde gazilerimizle gruplar halinde buluşup hukukçularımızla programlar yaptık. Davalarda izlenen stratejileri konuştuk. Şehit çocukları ve şehit eşlerine yönelik yaptığımız pek çok özel program var. Bu sene de sosyal medya hesaplarımız ve YouTube kanalımız aracılığıyla şehit ailelerimizi ve gazilerimizi ağırlıyor ve yaşadıkları süreci konuşarak herkese ulaşmasını sağlıyoruz. Sadece Gerçek adını verdiğimiz bu programda FETÖ’nün yürüttüğü algı operasyonlarına karşı 15 Temmuz gecesi yaşananları anlatıyoruz.
Şehit aileleriyle, gazilerle dernek olarak yakından ilgilisiniz. Onların acıyla baş etme yolları nasıl oluyor?
Böylesi bir acıyla baş etmek hiç kolay değil. Darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti. Şehit ailelerimiz acıyı ilk günkü gibi yaşıyor. Kiminin babası, kiminin evladı, kiminin annesi, kiminin kardeşi darbeciler tarafından ellerinden alındı. Psikologlarımızın yaptığı ziyaretler bu anlamda çok önemli. Ailelerimizle buluşup onları dinliyorlar ve gerek duyulduğunda psikolojik destek sağlıyorlar. Gazilerimiz için de aynı durum geçerli. Özellikle uzuv kaybı yaşayan gazilerimizin hayatları kökten değişti. Bugün hala ameliyata giren tedavisi devam eden gazilerimiz var. Bu anlamda farklı kuruluşlarla işbirliği içinde yaptığımız programlar da oldu. Mesela RUHSAK (Ruh Sağlığında Uzman Kadınlar Derneği) ile birlikte şehitlerimizin eşleriyle özel bir çalışma yaptık. Şehit Aileleri Buluşmalarına Uzman psikologları davet ederek programlar gerçekleştirdik. Psikolojik olarak gelinen noktada şehit ailelerimizde özlem duygusunun baskın olduğunu söyleyebilirim. Gazilerimizde ise o gecenin şokunu ve etkisini taşıyanlar var. Şehitlerimizin emaneti olan çocuklarımız ise babalarının ya da annelerinin yokluğunu farklı şekillerde ortaya koyuyor. Çok zorlu bir süreçten bahsediyoruz. Ancak Allah’ın izniyle birlikte yan yana durarak bu günleri geride bırakacağız. Elbette gidenlerin yerini kimse dolduramaz ancak elimizden gelenin en iyisini yapmak için gayret sarfedeceğiz.
15 Temmuz gecesinde yaşananların daha iyi anlaşılması için nasıl bir yol izliyorsunuz? Bu konuda çalışmalarınız, projeleriniz nelerdir?
Bu anlamda pek çok projemiz var. Kimini hayata geçirdik kimisi ise yolda diyebilirim. Hafıza 15 Temmuz çok önemli bir merkez. O geceyi, Türkiye ve dünyadaki darbeler tarihini, sömürgeciliği tüm yönleriyle ve modern anlatım biçimleriyle sunuyor. 15 Temmuz’u geleceğe taşıyacak olan bu merkezin işletmesini dernek olarak biz yürütüyoruz. Şu an şehit ailelerimizin içinde olduğu bir kitap projemiz yolda. Her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu darbe girişiminden FETÖ’ye pek çok konuyu ele alıyor. Her ay Hafıza 15 Temmuz’da gençlerimize yönelik yaptığımız “Hafızanda Ne Var?/Harbi Konuşmalar” programı akademik ve kültürel olarak darbe girişimini işliyor. Yurt dışında yaptığımız programlarla FETÖ’yü tüm dünyaya anlatıyoruz.
15 Temmuz Derneği’nin, şehit aileleri ve gaziler adına farklı şehirlerdeki dava süreçlerinin takipçisi olduğunu biliyoruz. Bu süreç zarfında davaların iyi bir şekilde yürütüldüğünü düşünüyor musunuz?
Dava süreçlerinin ilk aşaması neredeyse bitti. Akıncılar Üssü Davası’nın kararı bekleniyor. Onun dışında müştekilerin şehit aileleri ve gaziler olduğu tüm davaları takip ettik. Hukukçularımız ailelerimizin savunmalarında yer aldı. Dava süreçlerine bizim bakışımızla hukukçuların bakışı aynı olmayabiliyor. Mesela 15 Temmuz Şehitler Köprüsü Davası’nda 44 er beraat etti. Orada şehit edilen 34 vatandaşımızın aileleri ve bizler bu kararı doğru bulmadık. Ancak mahkemelerin verdiği kararlara saygılıyız. Bu süreçlerde şehit ailelerimiz ve gazilerimiz büyük özveri ve sabır gösterdi. Onlara ne kadar teşekkür etsek az. Düşünün darbeci olduğu ateş ettiği açık olan biri çıkıyor ve günlerce savunma yapıyor. Yalanları arşı aşıyor. Taş olsa çatlar dedikleri türden bir durum. Ama sağolsun ailelerimiz sabırla bütün bunlara katlandı. Şimdi sırada davaların üst mahkemelere taşınma süreci var. Bu süreci de yakından takip edeceğiz. Bu arada mahkeme salonlarında toplum olarak yeterince yer almadığımızı da belirtmek istiyorum. Gönül isterdi ki o salonlar dolup taşsın ancak maalesef böyle olmadı.
15 Temmuz gecesinde yaşanan süreçle ilgili gazilerin anlatmış olduğu olaylardan aklınızda kalanlar nelerdir?
Tabi ziyaretlerimiz esnasında birçok anı biriktirdik, unutamadıklarımdan bir tanesinde, Ankara’da yetmişli yaşlarında bir gazi abimiz var. 15 Temmuz gecesi Genelkurmayı işgale giden tanklardan birinin üstüne atlıyor ve küçük boşluktan içeri: “Mehmedim, az önce babanla konuştum, benim aslan oğlum milletine ihanet etmez, kendi vatandaşına silah doğrultmaz dedi, annen de sana selam söyledi benim Mehmedim helal süt emmiştir, işgalcilere hizmet etmez dedi,” diye sesleniyor. Ve ardından içerdeki askerler gözleri yaşlı bir şekilde teslim olup tankı terk ediyorlar.
Hain darbe girişimine karşı milletimiz örneği görülmemiş bir direniş gösterdi. Bu direniş hepimizin gelecek adına umudu oldu. Siz bu direnişi nasıl değerlendiriyorsunuz?
15 Temmuz bizim dünya gözüyle gördüğümüz yaşadığımız bir destandır. Belki şu an bunun çok farkında değiliz ama öyle. Düşünün yıllarca bu ülkede darbeler yapıldı. Başbakan dâhil olmak üzere insanlar asıldı, işkence gördü. Kimse sesini çıkaramadı. 15 Temmuz bu dönemin kapandığının millet eliyle ilanıdır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu direnişin lideridir. Onun önderliğinde kenetlenen milletimiz o gece ölümü göze alarak hainlere en güzel cevabı vermiştir. O geceyle ilgili her meydanda, her sokak arasında başka bir hikâye yaşandı. Hepsi ayrı ayrı bir filmin, kitabın konusu olacak türden hikâyeler bunlar. Zamanla nasıl bir uçurumun kenarından döndüğümüzü tüm dünyaya nasıl demokrasi dersi verdiğimizi daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum.
Bu yıl 15 Temmuz darbe girişiminin dördüncü yıldönümü. Herhangi bir program planınız var mı?
Birçok program hazırlıyoruz ancak tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinden dolayı bazı programlarımızın netleşme süreci uzuyor. Her yıl düzenlediğimiz uluslararası 15 Temmuz Sempozyumunu bu yıl da gerçekleştireceğiz. 15 Temmuz günü şehitlerimizin kabirlerine yapılacak ziyaretler ve ardından İstanbul’da bir mevlit programı tertipliyoruz. Büyükşehirlerin meydanlarında O Geceye ait fotoğraf sergilerimiz olacak. Ayrıca birçok Federasyonla ulusal ve yerel bazda 15 Temmuz temalı spor aktiviteleri de çalışmalarımızın arasında.
15 Temmuz yurt dışında yeterince anlatıldı mı? Sizin yurt dışına yönelik faaliyetleriniz var mı?
Yeterince anlatabildik desek hata etmiş oluruz çünkü bu hain örgüt bu milletten topladığı kurban ve burs paralarıyla yurtdışında ciddi lobi faaliyeti yürütmüş, dolayısıyla yıllarca kurulmuş bu düzeni bir anda kırmak kolay değil. Biz bulduğumuz her fırsatta Avrupa ve Amerika’da bu hainlerin iç yüzünü anlatmaya çalışıyoruz, o alanda yürünecek daha çok yolumuz var ve sadece derneğimiz tarafından değil yurtdışında faaliyet gösteren tüm STK’larımızın çalışmalarıyla algılarının tamamen kırılacağından hiç şüphem yok.
FETÖ aklının arka planını doğru okumak ülkenin geleceği için önemlidir. Ülkemizin benzer hain girişimlere engel olabilmesi için eğitimde, kültürde ve sanatta nasıl revizeler yapılmalıdır?
En başta söylediğim gibi derneğimizin iki ana ekseninden biri kültürel çalışmalar. Son dönemde özellikle bu alanda pek çok proje geliştirdik. “Ortak Hafıza” dergisi bunlardan biri. Alanında uzman akademisyen ve yazarların makalelerinin yer aldığı derginin ilk sayısı çıktı. İkincisi için çalışmalar sürüyor. Yine Hafıza 15 Temmuz kültürel anlamda önemli bir ayak. Bunun dışında başka projelerimiz de yolda. Şu an olgunlaşma aşamasında oldukları için açıklamam doğru olmaz. Ancak şunu söyleyebilirim o gecenin filmi, romanı, şarkısı, şiiri tam anlamıyla yapılmadı ve yazılmadı. Dernek olarak bizim önceliğimiz bütün bu alanlarda kaliteli eserlerin ortaya çıkması ve etki alanlarının geniş olması. Önümüzde uzun bir yol var ve hiç kimse merak etmesin kültürel anlamda çok iyi şeyler yapılacak. Yapılmak zorunda. Başka türlü bu destanı geleceğe taşımamız mümkün değil. Bunun bilincindeyiz.
Röportaj: İbrahim Yörük