Servet-i Fünun’da neşredilen başka bir yazı dizisinde İstanbul’un su kaynakları ele alınmıştır. Çekmeköy bölgesi suları ile ilgili olan kısım şöyledir:
“Şehrimizin medar-ı iştihârı olan havârik-i tabiiyesi arasında birinci dereceyi iyi sular teşkil eder. İstanbul denildi mi, leziz suları da beraber hatıra gelir. İstanbullu olup da iyi suyu merak etmeyen adam yok gibidir. İstanbullu olanlar taşrada sıkıntıyı en ziyade su cihetinde hisseder. Hakikat-i halde şehr-i şehîrimizin Anadolu ciheti menbalarından cereyan eden miyâh-ı tabiiye (tabii sular) derecesinde leziz ve saf ve halis menba suları fevkalade nadirdir.
İstanbul’un, iyi sularını şehrimizin mevki-i coğrafyası nokta-i nazarından evvel emirde tabii olarak ikiye tefrik ederiz. Bunların birincisi Anadolu, ikincisi Rumeli yakası sularıdır. Biraz evvel dahi dediğimiz gibi Anadolu yakasının suları pek çok nokta-i nazarlardan Rumeli yakasındaki sulara tercih olunur. İşte bunun için evvela Anadolu sularını mevki-i bahs ve tasvire ahzediyoruz. Anadolu sularından bahsimiz iyilikleri sırasıyla değildir. Evvela resmini alabildiklerimizi sairlerine takdim eyliyoruz. İşte bundan dolayı iyi su menbaları diye derc edeceğimiz tasavir meyanında birincisi Libade, ikincisi Taşdelen, üçüncüsü Mal Suyu’dur.
Resimlerimizin her üçü dahi taraf-ı âcizânemizden suret-i hususiyede çıkarılmış, Viyana’da ototip usuliyle hakettirilmiştir.
Birinci sahifemizdeki Libade menbaı resminde görüldüğü üzere adeta bir ufak kuyu ağzına benzer. Libade suyu bu ağzın altından yarım metre derinlikten parmak kalınlığında cereyan eder.
Suyu almak için resimdeki ihtiyar adamın elinde bulunan uzun saplı maşrabayı delikten aşağı indirirler, orada akan su ile dolar, dışarı ilerler, sürati temin için menbada meşraba iki tanedir. Birisi dolar iken diğeri boşaltılır.
Libade Suyu, yerinde içilirse soğuk ve hafiftir. Fıçıları doldurmak için böyle maşrabalar istimaline hacet görüldüğünden dolayı sucular buraya çokluk gitmezler. Menbaa civar olan köşkler ve haneler ziyade istifade eder.
Libade’nin mevkii, pek ferahfezâ bir teferrüçgâhtır. Küçük Çamlıca Tepesi’nin arka cephe sath-ı meili üzerinde teşekkül eden bir vadiye nazır bulunur. Bundan dolayı Libade menbaı o vadiyi ve vadi üzerinden Uzunçayır, Erenköy tarikiyle Adaları seyreder. Tam karşısında dahi iyi suyu fevkalade meşhur Kayışdağı bulunmaktadır. Libade’nin nokta-i cereyânı hakikaten güzel bir seyir yeridir. Mevsim-i sayfiyede Cuma ve Pazar akşamları Bulgurlu köşklerinin Libade ve Küçük Çamlıca sayfiyelerinin halkından pek çok zevat burada görülür. Haftada iki defa Cuma ve Pazar günleri çalgı ve hokkabaz bile vardır. Menbaın yanında bir kahvehane bulunduğu için gelenler su ile def-i hararet ederken yorgunluğu da bir şekerli kahve ile çıkarabilirler.
İkinci resmimiz olan Taşdelen Suyu, İstanbul iyi sularının birinciliğini ihrâz etmese bile, birinci olan ile mükemmel müsabaka açmağa kabiliyetlidir. Taşdelen Suyu, Alemdağı Ormanı içinde zeminden iki, üç metre derinlikte merdiven ile inilir çukur bir mahalde çift mecradan cereyan eder. Mecralar taştan birer oluktur. Güya su bu taşı delip çıkmış da adı onun için Taşdelen olmuş.
Taşdelen suyu, İstanbul’un birinci sularından ise de mevkiinin şehrimize badiyeti cihetiyle nakliyatı çok olmaz. Alemdağı’ndan Üsküdara kadar süren dört beş saatlik yolda araba ile su taşınır ise tabii İstanbul’da pahalı satmak icap eder ki bu da Taşdelen suyundan herkesin istifadesini temin edemez.
Taşdelen suyu İstanbul’a büyük hasırlılarla naklolunuyor, hatta Üsküdar’daki deposunda ağzı mantarlı şişelerle bile satıldığını görüyoruz.
Üçüncü resmimiz olan Mal Kuyusu suyu yine Alemdağı’nda nebeân (pınar suyunun yerden kaynaması) eder. Gayet mehip (azametli) kayalar içinden aktığı için su mahallinde fevkalade soğuktur.”