- Gaziantep'te bir kişi boşanma aşamasındaki eşini zorla bindirdiği arabada sopayla darp etti, ardından bıçakla yaraladı.
- Adana’da ayrılma aşamasındaki eşiyle barışmak için buluşan kişi, tartışma üzerine tabancayla eşini yaraladı.
- İstanbul'da uzaklaştırma kararı olmasına rağmen eşini öldürüp kayınvalidesini yaralayan koca için mahkeme, "iyi hal" ve "haksız tahrik" uygulamadı.
- Babası ve amcası tarafından darp edilerek başında tahta sandalye kırılan kadın ve ona yardım etmeye çalışan annesi yaralandı.
Açın bakın internete veya gazetelerin 3. sayfa haberlerine yukarıdaki haberlere benzer veya çok daha korkunç onlarca haberle karşılaşırsınız. Devlet ne kadar önlem almaya çalışsa da rakamlara baktığımızda bu işin hiç de iç açıcı olmadığını maalesef ki görüyoruz.
2009 senesinde başbakanlığın yaptığı bir araştırmada yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kaldığını belirten kadınların oranı % 39, başka bir ifade ile her 10 kadından 4’ü eşi veya birlikte olduğu insanlar tarafından fiziksel şiddete uğramış, iş cinsel şiddete geldiğinde ise her ne kadar bu konuyu konuşmak zor olsa da ülke genelinde % 15’lik bir kesimin de cinsel şiddet içeren davranışlardan en az birini yaşadığını ortaya çıkmış. Yapılan başka bir araştırmada ise sadece 2017 senesinde kadına yönelik şiddet ile ilgili rakamlara bakıldığında 409 kadının öldürüldüğü, 332 kadına cinsel şiddet uygulandığı, aile bakanlığının verilerine göre ise şiddete maruz kalan 300 kadının kimlik değiştirdiği belirtilmiş. Emin olun ki bu veriler sadece açıklanan rakamlar. Şiddetin içine psikolojik ve ekonomik şiddet/baskı ayrıca ihmal de konulduğunda kim bilir sizler bu yazıyı okurken kaç tane kadın öldürülüyordur, dayak yiyordur, psikolojik açıdan baskı altındadır, ekonomik olarak sömürülüyordur veya etrafındaki insanlar tarafından umursanmıyordur…
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Meclisi tarafından 1993 yılında kabul edilen “kadına yönelik şiddetin yok edilmesi bildirgesine göre şiddet; cinsiyete dayalı olarak gerçekleşen, kadınlarda, fiziksel, cinsel, psikolojik, herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunu doğuran veya bu sonucu doğurmaya yönelik özel veya kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı veya özgürlüğün keyfi olarak engellenmesidir” şeklinde tanımlanmaktadır. Kadınların yaşadığı şiddeti özetlemek istersek aşağıdaki verileri ortaya çıkarabiliriz:
Eğer bir kadın etrafındaki insanlar tarafından;
- Yetersiz fiziksel ve duygusal ilgi anlamına gelen ihmal duygusunu yaşıyorsa,
- Parasına el konulması gibi ekonomik açıdan baskı altına alınıyorsa,
- Anlayış, sevgi, saygı ve sempati göremiyorsa yani duygusal-psikolojik şiddet görüyorsa,
- Tehdit, aşağılama, küçümseme, sindirme, bezdirme vb. süreçleri yaşıyor yani sözel şiddete maruz kalıyorsa,
- İtip kakma, tokat atma, yaralama, dayak atma ve yakma vb. gibi eylemlerden oluşan fiziksel şiddete maruz kalıyorsa,
- Toplumumuzda fiziksel ve duygusal şiddetten daha çok can yakan ensest, taciz, cinsel istismar gibi çok farklı şekillerde ortaya çıkabilen herhangi bir cinsel şiddet olayını yaşamış veya yaşamaya devam ediyorsa,
Hepsinin yaşanmasına gerek olmadan yalnızca birine bile maruz bırakılıyorsa orada bir kadın şiddet görüyordur yani ‘’KADINA ŞİDDET’’ söz konusudur.
Bu süreçte kadınlar;
- Kendilerini yalnız ve güçsüz hissedebilirler,
- Başkasına güvenmekte zorlanabilirler,
- Topluma katılmaktan çekinip insanlardan uzaklaşabilirler,
- Yaşadıklarından dolayı utanabilir, yaşadıklarını kimseyle paylaşamayabilir veya paylaşmaması için zorlanabilirler.
Gelelim şiddete uğrayan kadınların psikolojik - psikiyatrik açıdan ne gibi zararlar ile karşılaşabildiklerine:
- Depresyon belirtileri (Çaresizlik, değersizlik, karamsarlık, isteksizlik, mutsuzluk, intihar düşünceleri…)
- Travma ve travma sonrası stres bozuklukları (Her an tetikte olma, sürekli kötü bir şeyler olacakmış gibi davranma, uyaranlara aşırı duygusal tepki gösterme, abartılı irkilme tepkisi gösterme vb )
- Öfke patlamaları
- Endişe, kaygı bozuklukları
- Uykusuzluk, uyku bozuklukları
- Tükenmişlik
- Alkol ve madde bağımlılığı
- Cinsel bozukluklar
- Yeme bozuklukları
Son olarak yaşanan bu şiddetten çocuklar nasıl etkilenir dersiniz? Yaşanan bu şiddetin en yakın tanığı hatta birçok sefer de maruz kalanı olarak bu süreçte en fazla zarara uğrayan kesim çocuklardır denilebilir;
- Korku duyabilirler,
- İçlerine kapanabilirler,
- İletişim problemleri yaşayabilirler,
- Okul başarılarında azalma olabilir,
- Arkadaşları ile etkileşime geçmek istemediği ve ders notları da düşebildiği için okula gitmek istemeyebilirler,
- Evde gözlemlediği ve/veya maruz kaldığı şiddetten dolayı şiddete olan eğiliminde artış gözlenebilir, etrafa karşı saldırgan davranışlar sergileyebilirler,
- Şiddeti gören bir çocuk babasına özenerek bunu normal ve güzel bir davranış olarak algılayabilir ve aile ve/veya sosyal ortamında şiddet davranışları ortaya koyabilir,
- Utancından veya herhangi bir yerden destek göremeyeceğini düşündüğünden yalnızlaşabilir, kimse ile de paylaşamazlarsa da büsbütün toplumdan soyutlanmış hissedebilirler,
- Her türlü ruh sağlığı problemine açık hale gelirler.
Kadına yönelik şiddet bir ‘’ SUÇ ‘’ olmakla birlikte aynı zamanda bir halk sağlığı ve ruh sağlığı problemi olarak da görülmektedir. Eğer herhangi bir şiddete maruz kalıyorsanız veya çevrenizde şiddet gördüğünü bildiğiniz yakınlarınız, tanıdıklarınız var ise aile bakanlığını “183 Sosyal Destek Hattını” arayarak destek isteyebilir, yardım talep edebilir, bununla birlikte belediyelerden, muhtarlıklardan veya polisten de yardım isteyebilirsiniz. Diğer yandan yaraları sarmanın en güzel yolunun paylaşmak olduğunu bilerek biz ruh sağlığı çalışanlarının da her zaman ve her koşulda yanınızda olmaktan onur duyacağımızı bilmenizi isteriz.
Unutulmasın ki; “Dünyadaki en sağır edici ses, acı çeken bir kadının suskunluğudur.”
AYŞE NURCAN ÖZÜÇAĞLIYAN
Klinik Psikolog / nurcan.psikolog@gmail.com