Dikkatsizlik, aşırı hareketlilik, dürtüsellik…
Yukarıda yazılan kavramlar çocuğunuz veya kendiniz için uygun belirtiler olabilir mi? Eğer bu kavramlar sizin için yabancı gelmiyorsa sizleri dikkat eksikliği/aşırı hareketlilik ya da diğer adıyla dikkat eksikliği/hiperaktivite (DEHB) bozukluğuyla tanıştırmak isterim. Muhtemelen sizler bu bozukluğun ne olduğunu az çok biliyorsunuzdur. Gelin bu ay birlikte ele alalım.
Dikkat eksikliği/aşırı hareketlilik bozukluğunu (DEHB), bütün dünyada okul öncesi çocuklarını, okul çağı çocuklarını, ergenleri hatta yetişkinleri de etkisi altına alan; azalmış sürdürülebilir dikkat, artmış dürtüsellik ve aşırı hareketlilik ile karakterize olan nöropsikiyatrik bir bozukluk olarak ele alabiliriz.
Çocukluk döneminde DEHB tanısı alanların % 60 – 85’i ergenlikte bu bozukluğu yaşamaya devam ederler. Daha da ilginci bu bozukluk bir çocukluk çağı bozukluğu olarak bilinse de % 60 kadarında yetişkinlik dönemine gelindiğinde de bu belirtilerin sergilenmeye devam edildiği gözlemlenmiştir. Yani bu hastalığı yukarıda da yazıldığı gibi yaşam boyu süren bir nöropsikiyatrik bozukluk olarak ele alabiliriz.
Bu bozukluğun 3 alt tipi mevcuttur:
- Dikkat eksikliğinin ön planda olduğu tip
- Aşırı hareketlilik/dürtüselliğin ön planda olduğu tip
- Dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüselliğin bir arada bulunduğu karma tip.
Bütün bu yaşanan belirtiler gelişimsel düzeye göre uygun olmayan, toplumsal ve okulla/işle ile ilgili etkinlikleri doğrudan olumsuz olarak etkiler. DEHB tanılı çocuk, ergen ve yetişkinler çoğunlukla sosyal ve kişiler arasındaki ilişkilerin yanı sıra akademik işlevsellikte de önemli düzeyde bir problem yaşamaktadırlar.
Gelelim dikkat eksikliği kısmında bu kişilerin neler yaşadığına. Çoğunlukla;
- Ayrıntılara özen göstermez ya da okul çalışmalarında, işte ya da etkinlikler sırasında dikkatsizce yanlışlar yapar.
- İş yaparken ya da oyun oynarken dikkatini sürdürmekte güçlük çeker.
- Doğrudan kendisi ile konuşulduğunda dinlemiyor gibi gözükür.
- Verilen yönergeleri izlemez; okulda verilen görevleri, sıradan günlük işleri veya işyeri sorumluluklarını tamamlayamaz.
- İşleri ve etkinlikleri düzene koymakta güçlük çeker. Örneğin, kullandığı gereçleri ve kişisel eşyalarını düzenli tutmakta zorlanır, dağınık ve düzensiz çalışır, zaman yönetimi kötüdür.
- Sürekli bir zihinsel çaba gerektiren işlerden kaçınır, bu tür işleri sevmez ya da bu tür işlere girmek istemez.
- İşi veya etkinlikleri için okul gereçleri, kalemler, kitaplar, cüzdan, anahtar… vb gibi gerekli nesneleri kaybeder.
- Dış uyaranlarla dikkati kolaylıkla dağılır.
- Getir götür işlerini yapmak, randevulara uymak, okulda verilen ödevi yapmak veya işte verilen görevi tamamlamak gibi günlük etkinliklerinde unutkanlık yaşar.
Diğer yandan aşırı hareketlilik ve dürtüsellik kısımlarını da aşağıdaki belirtilerle ele alabiliriz: Çoğunlukla;
- Kıpırdanır ya da ellerini veya ayaklarını vurur ya da oturduğu yerde kıvranır.
- Oturmasının beklendiği durumlarda oturduğu yerden kalkar.
- Uygunsuz ortamlarda ortalıkta koşturur durur, bir yerlere tırmanır veya özellikle yaş ilerledikçe huzursuzluk hissi yaşayabilir.
- Boş zaman etkinliklerine sessiz bir biçimde katılamaz, ya da sessiz bir biçimde oyun oynayamaz.
- Her an hareket halindedir. Örneğin, restoranlar, toplantılar, dersler gibi yerlerde uzun bir süre sessiz sakin duramaz, ya da böyle durmaktan rahatsız olur, başkalarınca yerinde duramayan veya izlemekte güçlük çekilen kişiler olarak görülürler.
- Aşırı konuşur.
- Sorulan soru tamamlanmadan yanıtını yapıştırır.
- Kuyrukta beklemek vb gibi durumlarda sırasını bekleyemez.
- Başkalarının sözünü keser veya araya girer. Örneğin, konuşmaların, oyunların veya etkinliklerin arasına girer.
DEHB tanısı almak için yukarıda yazılanların hepsini yaşıyor olmak elbette gerekmez. Birkaç tane belirti bile çok önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle kendinizde, çocuğunuzda veya ailenizde bu belirtilerden birkaçını gözlemliyorsanız en yakın zamanda bir psikiyatri uzmanına; eğer bu durum çocuğunuzda var ise bir çocuk – ergen psikiyatri uzmanına başvurmaktan geri kalmamanızı, bununla birlikte psikolojik destek noktasında bir psikologla da çalışabileceğinizi aklınızdan çıkarmamanızı öneririm.
İçinizdeki çocuğa iyi bakın…
AYŞE NURCAN ÖZÜÇAĞLIYAN
Klinik Psikolog / nurcan.psikolog@gmail.com