ANNELER, BABALAR DİKKAT! ŞU AN YAPTIĞINIZ HER NEYSE BİR KENERA BIRAKIN VE HER SATIRINDA KENDİNİZDEN BİR ŞEYLER BULACAĞINIZ BU YAZIYA KONSANTRE OLUN
ÇOCUK MU DEDİNİZ???
“Canı isteyince yapıyor, canı istemezse asla yaptıramazsın’’
‘’Odası sürekli dağınık, her gün toparlamasını istemekten dilimde tüy bitti’’
‘’Akşam yemeği vakti geldiği halde defalarca masaya çağırıyoruz, hadi demekten bıktık’’
‘’Eve geldiğinde çantasını bir köşeye fırlatır ve onu oradan hep biz toplarız’’
‘’Her gün bir şeyini kaybeder ya da okulda unutur’’
‘’Ödevlerini zamanında yapmaz hep son dakika evde kriz yaşarız’’
Yukarıda saydıklarım çocuklarının sorumluluklarını yerine getirmediğinden ötürü şikâyet eden ebeveynlerin cümlelerinden bazı örnekler…
Her ailenin ideali kendi ayakları üstünde durabilen, kendine güvenen, topluma faydası olan bireyler yetiştirmektir. Bu nedenle sorumluluklarının farkında olan sağlıklı çocuklar yetiştirmek öncelikli hedeftir. Çocuğun kendi davranışlarının sorumluluğunu alması, yeterince büyüdüğünde ansızın kazanabileceği bir beceri ile değil, yaşamının ilk yıllarından itibaren ailenin ona verdiği sorumluluk bilinci ile mümkündür. Her anne- baba çocuğunun sağlıklı, kurallara uyan, faydalı ve mutlu bir birey olmasını tabii ki ister.
NEDİR BU SORUMLULUK BİLİNCİ?
Her şeyden önce yaşam ile ilgili diğer tüm değerler gibi sorumluluk da çocuğun öncelikle anne-babasından daha sonra sosyal çevresinden öğrendiği, geliştirdiği bir beceridir. Sorumluluk duygusu bir kişilik özelliği olarak ya da sonradan kazanılan bir beceri olarak değerlendirilebilir. Bazı bireyler kişilik özellikleri nedeniyle sorumluluk kazanmaya daha yatkın ya da istekli olabilirler, örneğin anne-baba olarak aynı tutumları sergileseler de iki kardeş birbirinden tamamen farklı sorumluluk bilinci geliştirebilirler. Kişisel özellikler belirleyici olsa da genel olarak sorumluluk duygusu öğretilen ve kazandırılan bir beceridir. Çocuğun hayatındaki her beceriyi öğreten ve geliştirmesine yardım eden anne-baba ve diğer aile bireyleri, çocukta sorumluluk duygusunun gelişiminde de başrole sahiptir.
PEKİ, AİLELER ÇOCUKLARINA SORUMLULUĞU NASIL AŞILAMALILAR?
Bu sorunun cevabı aslında çocuğun gelişim dönemlerinde saklı. Çocuklar kas-motor gelişimleri, bilişsel ve sosyal beceri alanlarında kazandıkları yeni yetiler ile hayatları ile ilgili sorumlulukları almaya da hazır hale gelirler. Çocuk hareketlerini kontrol edip, dengesini sağlayabildiği, el becerileri geliştiği andan itibaren kendi giysilerini giyip çıkarabilir, kendi yemeklerini kendileri yiyebilirler. Bu becerileri kazandıktan sonra da giyinme-soyunma sorumluluğunu almaya başlamasından ya da yemeğini kendi başına yemesinden daha doğal bir şey yoktur. Anne-babalara düşen en büyük görev çocuklarına yapabilecekleri her şeyi kendi başlarına başarmaları için onlara fırsat vermek. Çatal-kaşık kullanabilen bir çocuğun yemeğini kendi başına yemesine(dökerek veya az miktarlarda yemelerine karşın) ya da tek başına uykuya dalabilen bir çocuğun odasında kendi başına uykuya dalabilmesine izin vermeleri gerekmekte. Çünkü çocukların becerileri kullandıkça gelişirler. İlk başlarda yeni öğrenilen diğer şeyler gibi bunlar da zordur ama ne kadar heyecan verici olduğunu da göz ardı etmemek lazım. Çocuklar kendi başlarına gereksinimlerini karşılayabildiklerini fark ettikçe kendilerine olan güvenleri artacak, özgüvenleri inşaa olacaktır. Kendi başına giyinebilen bir çocuğu hala ebeveynlerinin giydirmesi hem onun öz-bakım becerisinin gelişmesine hem de yeterlilik duygusuna zarar verebilir.
YAŞA UYGUN SORUMLULUKLAR NELERDİR?
• Çocuk 2 yaşından itibaren yemeğini ailesi ile birlikte masada oturarak yiyebilir, dişlerini fırçalayabilir ve sunulan seçenekler arasından elbiselerini seçebilir.
• 3 yaşından itibaren kendi isteklerini başkalarına ifade edebilir (Bir ziyarette su isteğini ev sahibine söylemek gibi)
• Okul öncesi dönemde kendisi giyinebilir, elbiselerini çıkartabilir, oyuncaklarını toplayabilir.
• Okul döneminde ise ödevlerini kendi başına yapabilir, yatağını kendi toplayabilir.
Gelişim dönemi ve yaşına göre çocuklara yapabildikleri kadar sorumlulukları yavaş yavaş verilmeli ve müdahele edilmemelidir. Bu konuda ailelerin düştüğü en büyük hata çocukları ile münakaşa etmek! Aileler bu dönemlerde rekabeti değil rehberliği seçmeliler. En önemli nokta çocuğun rehberliğe ihtiyaç duyan, öğrenmekte ve olgunlaşmakta olan bir birey olduğunu unutmamaktır.
Sorumluluklar yavaş yavaş, kolaydan başlayarak verilmelidir. Çocuk bir işi nasıl yapacağını bilmezken, ona birden fazlası yüklenmemelidir. Sorumluluk dozajını doğru ayarlayamamak yani döneminden önce ağır sorumluluklar vermek ya da döneminde verilmesi gereken sorumlulukları kıyamayıp hala vermemiş olmak çocukta sorumluluk bilincini geliştirmeyecek ve kişilik özelliklerine negatif yansımaları olacaktır.
HEDEF: BİLİNÇLİ VE SORUMLULUK SAHİBİ ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK
Çocuklarda sorumluluk bilicini geliştirmek öncelikle kendileri ile ilgili durumlardan yola çıkmalıdır. Daha sonra ailenin bir bireyi olarak aile ilgili sorumlulukları ve tabii ki sosyal sorumlulukları öğretmek de son derece önemlidir. Aile içinde öğrenilen beceriler aslında sosyal ilişkilerde belirleyici rol oynar. Arkadaşları ile uyum içinde oynamak, okul kurallarına uymak için gerekli alt becerileri evde aile ortamında öğreniriz. Anne-baba olarak çocuğa sorumluluk bilinci aşılarken aslında onu toplumsal hayata hazırladığımızı biliriz. Davranışların sonucunu kabullenme, karşılaştığı sorunları tek başına çözebilme yetisi, kendi duygu ve ihtiyaçlarını uygun şekilde ifade edebilme aynı zamanda başkalarının hak ve duygularının da farkındalığı sağlıklı ve mutlu bir birey olarak toplumun bir parçası olmak için gerekli becerilerdir. Mutlu çocuklar, mutlu toplumları oluşturur. Mutlu kalın…